İnsanların ömürleri boyunca beklediği, asla vazgeçmediği o
mutluluk dolu hayat tamamen kendilerine bağıldır. Hayat bizleri maddi açıdan
tatmin edebilir fakat maddiyat bizlere mutluluk sağlamaz bir araçtır, ama amaç
olmamalıdır. Parklarda simit satan bir çocukken başlamıştı hayatla mücadeleye,
en büyük hayali futbolcu olmaktı, İstanbul spor salonları ve antrenman
merkezleri açısından çok gelişmiş bir il olsa da spor salonları için
onun harcayabileceği parası yoktu. Her gün gider ve halı sahada maç yapan büyük
abilerini izlerdi.
Aylar sonra, halı sahaya her hafta oynamaya gelen bir
grup orta yaşlı insanla tanıştı, onların maçları zevkli geçiyordu sürekli
onların gittiği günlerde gitmeye başladı. Bir süre sonra maç yapanlardan Ahmet
Hoca’nın dikkatini çekti o çocuk. Gidip tanıştı, çocuk ona anlatabildiği kadar
hikâyesini anlattı. Ahmet Hoca’da ona haftaya gel sende oynasa dedi.
Çocuğun o an yüzündeki ifadenin tanımı sözlükte sadece saf mutluluk olarak yer alabilirdi. Haftalar sonra daha samimi oldular. Ahmet Hoca ona çalıştırdığı spor salonunda iş vermeye başladı ve onu yetiştirdi. Bildiği her şeyi öğretti. Hiç evlenmemişti kendi çocuğu gibi benimsedi baktı, kolladı, büyüttü. Vefat ettiğinde her şeyini ona bıraktı. Bugünlere gelmesini o sağladı. Ona yeni bir hayat verdi. Bugün vefat edişinin 4. Yıl dönümü ve yine sana yazıyorum baba, ben izlediğini biliyorum, bana öğrettiğin gibi yaşıyorum hayatı beni merak etme.
Çocuğun o an yüzündeki ifadenin tanımı sözlükte sadece saf mutluluk olarak yer alabilirdi. Haftalar sonra daha samimi oldular. Ahmet Hoca ona çalıştırdığı spor salonunda iş vermeye başladı ve onu yetiştirdi. Bildiği her şeyi öğretti. Hiç evlenmemişti kendi çocuğu gibi benimsedi baktı, kolladı, büyüttü. Vefat ettiğinde her şeyini ona bıraktı. Bugünlere gelmesini o sağladı. Ona yeni bir hayat verdi. Bugün vefat edişinin 4. Yıl dönümü ve yine sana yazıyorum baba, ben izlediğini biliyorum, bana öğrettiğin gibi yaşıyorum hayatı beni merak etme.
0 yorum
Yorum Gönder